9786055381851
464694
https://www.munzevikitabevi.com/ahlakin-cografyasi
Ahlakın Coğrafyası
180.40
Bilim, İnsani Değerleri Nasıl Belirler?
Bilimin, ahlak konusunda söyleyecek hiçbir sözü olmadığı şeklindeki korkunç söylenceyi savunanlardan birisi de bendim. Şaşırtıcı olan, Ahlakın Coğrafyası: Bilim İnsani Değerleri Nasıl Belirler? düşüncemi tümüyle değiştirdi.
— Richard Dawkins, Oxford Üniversitesi
Bilim, ahlak ve hayatın amacı gibi insani değerleri belirler mi? Bu, kadim bir tartışmanın en temel sorusu olup, verilen cevap bağlamında örtük bir uzlaşının da bulunduğu bir sorudur. Ahlak ve hayatın amacı gibi insani değerlerin gerek bireysel düzeyde “öznelliği”, gerekse de toplumsal düzeyde “kültürel göreceliliği” anlayışı en radikal muhafazakârlarla en ilerici düşünceye sahip felsefecileri ve bilim insanlarını, “Bilimin, insani değerler hakkında söyleyeceği hiçbir şey yoktur.” önermesinde birleştirmektedir. Bu uzlaşı, en radikal söylemlerin toplumsal düzeyde hoşgörüyle karşılanmasına ve giderek eleştiriden muaf tutularak bir kutsallık zırhına bürünmesine yol açmaktadır.
Sam Harris kitapta bu toplumsal uzlaşıya sert bir eleştiri getirerek ahlakın ve insani değerlerin bilimin çalışma konusu olacağını ve fizik biliminin yasalarına benzer evrensel ahlak yasalarının keşfedilmeyi beklediğini savunuyor. Bu savunusunu, ahlaki ilkeleri ve yasaları din ya da erdemler gibi maddi olmayan düşünsel dünyada arayanların aksine bilinçli varlıkların esenliği üzerinde temellendirir. Ahlak ve hayatın asıl amacı hakkındaki soruların, aslında bilinç sahibi varlıkların esenliği ile ilgili sorular olduğunu ileri süren Sam Harris'e göre bu değerler bilimsel olarak anlaşılabilecek gerçeklerdir. Ona göre bilinçli varlıkların esenliği, tümüyle dünyadaki olaylara ve insan beyninin durumuna bağlıdır.
Sam Harris bilinçli varlıkların esenliği üzerinden “ahlaki coğrafya” adını verdiği kavramsal bir uzay tanımlar: gerçek ve potansiyel sonuçların en tepeye ulaştığında potansiyel refaha karşılık geldiği ve vadilerinin ise olası en derin acıları temsil ettiği bir uzam. Farklı düşünme ve davranış biçimlerinin bu kuramsal uzayda karşılık geldiği coğrafi noktalar belirlenebilir ve bu noktaların insani gelişmenin farklı derecelerine karşılık geldiği gösterilebilir. Elbette bu kavramsal uzayda belirlenen coğrafi konumlar insan esenliğinin düzeyine göre bilimsel olarak ortaya konulabilir ve ahlak yasaları bu noktalara göre keşfedilebilir. Sam Harris'e göre, “Benim savunduğum şey, ilkesel olarak bilimin, hayatımızı en iyi şekilde yaşayabilmemiz için ne yapmamız gerektiğini ve ne istememiz gerektiğini ve bununla bağlantılı olarak diğer insanların da ne yapması gerektiği ve ne istemesi gerektiğini anlamamıza yardım edebileceğidir. İleri sürdüğüm şey, fizik sorularının doğru ve yanlış yanıtları olduğu gibi ahlakla ilgili soruların da doğru ve yanlış yanıtlarının olduğu ve bu yanıtların bir gün olgunlaşmakta olan zihin bilimlerinin çalışma alanına girebileceğidir.”
Ahlakın Coğrafyası: Bilim İnsani Değerleri Nasıl Belirler? kadim bir tartışmayı yeniden gündeme taşımakla yetinmiyor, ahlak felsefesi ve hatta toplumsal bilimlerin her alanında yeni ve devrimci bir yaklaşım sunuyor. Bilimin geleceği ve yeni bir ahlak ve değerler sistemi üzerinde düşünen herkesin, özellikle de felsefeci ve toplumsal bilimcilerin, mutlaka okuması ve üzerinde düşünmesi gereken bir kitap.
Bilimin, ahlak konusunda söyleyecek hiçbir sözü olmadığı şeklindeki korkunç söylenceyi savunanlardan birisi de bendim. Şaşırtıcı olan, Ahlakın Coğrafyası: Bilim İnsani Değerleri Nasıl Belirler? düşüncemi tümüyle değiştirdi.
— Richard Dawkins, Oxford Üniversitesi
Bilim, ahlak ve hayatın amacı gibi insani değerleri belirler mi? Bu, kadim bir tartışmanın en temel sorusu olup, verilen cevap bağlamında örtük bir uzlaşının da bulunduğu bir sorudur. Ahlak ve hayatın amacı gibi insani değerlerin gerek bireysel düzeyde “öznelliği”, gerekse de toplumsal düzeyde “kültürel göreceliliği” anlayışı en radikal muhafazakârlarla en ilerici düşünceye sahip felsefecileri ve bilim insanlarını, “Bilimin, insani değerler hakkında söyleyeceği hiçbir şey yoktur.” önermesinde birleştirmektedir. Bu uzlaşı, en radikal söylemlerin toplumsal düzeyde hoşgörüyle karşılanmasına ve giderek eleştiriden muaf tutularak bir kutsallık zırhına bürünmesine yol açmaktadır.
Sam Harris kitapta bu toplumsal uzlaşıya sert bir eleştiri getirerek ahlakın ve insani değerlerin bilimin çalışma konusu olacağını ve fizik biliminin yasalarına benzer evrensel ahlak yasalarının keşfedilmeyi beklediğini savunuyor. Bu savunusunu, ahlaki ilkeleri ve yasaları din ya da erdemler gibi maddi olmayan düşünsel dünyada arayanların aksine bilinçli varlıkların esenliği üzerinde temellendirir. Ahlak ve hayatın asıl amacı hakkındaki soruların, aslında bilinç sahibi varlıkların esenliği ile ilgili sorular olduğunu ileri süren Sam Harris'e göre bu değerler bilimsel olarak anlaşılabilecek gerçeklerdir. Ona göre bilinçli varlıkların esenliği, tümüyle dünyadaki olaylara ve insan beyninin durumuna bağlıdır.
Sam Harris bilinçli varlıkların esenliği üzerinden “ahlaki coğrafya” adını verdiği kavramsal bir uzay tanımlar: gerçek ve potansiyel sonuçların en tepeye ulaştığında potansiyel refaha karşılık geldiği ve vadilerinin ise olası en derin acıları temsil ettiği bir uzam. Farklı düşünme ve davranış biçimlerinin bu kuramsal uzayda karşılık geldiği coğrafi noktalar belirlenebilir ve bu noktaların insani gelişmenin farklı derecelerine karşılık geldiği gösterilebilir. Elbette bu kavramsal uzayda belirlenen coğrafi konumlar insan esenliğinin düzeyine göre bilimsel olarak ortaya konulabilir ve ahlak yasaları bu noktalara göre keşfedilebilir. Sam Harris'e göre, “Benim savunduğum şey, ilkesel olarak bilimin, hayatımızı en iyi şekilde yaşayabilmemiz için ne yapmamız gerektiğini ve ne istememiz gerektiğini ve bununla bağlantılı olarak diğer insanların da ne yapması gerektiği ve ne istemesi gerektiğini anlamamıza yardım edebileceğidir. İleri sürdüğüm şey, fizik sorularının doğru ve yanlış yanıtları olduğu gibi ahlakla ilgili soruların da doğru ve yanlış yanıtlarının olduğu ve bu yanıtların bir gün olgunlaşmakta olan zihin bilimlerinin çalışma alanına girebileceğidir.”
Ahlakın Coğrafyası: Bilim İnsani Değerleri Nasıl Belirler? kadim bir tartışmayı yeniden gündeme taşımakla yetinmiyor, ahlak felsefesi ve hatta toplumsal bilimlerin her alanında yeni ve devrimci bir yaklaşım sunuyor. Bilimin geleceği ve yeni bir ahlak ve değerler sistemi üzerinde düşünen herkesin, özellikle de felsefeci ve toplumsal bilimcilerin, mutlaka okuması ve üzerinde düşünmesi gereken bir kitap.
Bilim, İnsani Değerleri Nasıl Belirler?
Bilimin, ahlak konusunda söyleyecek hiçbir sözü olmadığı şeklindeki korkunç söylenceyi savunanlardan birisi de bendim. Şaşırtıcı olan, Ahlakın Coğrafyası: Bilim İnsani Değerleri Nasıl Belirler? düşüncemi tümüyle değiştirdi.
— Richard Dawkins, Oxford Üniversitesi
Bilim, ahlak ve hayatın amacı gibi insani değerleri belirler mi? Bu, kadim bir tartışmanın en temel sorusu olup, verilen cevap bağlamında örtük bir uzlaşının da bulunduğu bir sorudur. Ahlak ve hayatın amacı gibi insani değerlerin gerek bireysel düzeyde “öznelliği”, gerekse de toplumsal düzeyde “kültürel göreceliliği” anlayışı en radikal muhafazakârlarla en ilerici düşünceye sahip felsefecileri ve bilim insanlarını, “Bilimin, insani değerler hakkında söyleyeceği hiçbir şey yoktur.” önermesinde birleştirmektedir. Bu uzlaşı, en radikal söylemlerin toplumsal düzeyde hoşgörüyle karşılanmasına ve giderek eleştiriden muaf tutularak bir kutsallık zırhına bürünmesine yol açmaktadır.
Sam Harris kitapta bu toplumsal uzlaşıya sert bir eleştiri getirerek ahlakın ve insani değerlerin bilimin çalışma konusu olacağını ve fizik biliminin yasalarına benzer evrensel ahlak yasalarının keşfedilmeyi beklediğini savunuyor. Bu savunusunu, ahlaki ilkeleri ve yasaları din ya da erdemler gibi maddi olmayan düşünsel dünyada arayanların aksine bilinçli varlıkların esenliği üzerinde temellendirir. Ahlak ve hayatın asıl amacı hakkındaki soruların, aslında bilinç sahibi varlıkların esenliği ile ilgili sorular olduğunu ileri süren Sam Harris'e göre bu değerler bilimsel olarak anlaşılabilecek gerçeklerdir. Ona göre bilinçli varlıkların esenliği, tümüyle dünyadaki olaylara ve insan beyninin durumuna bağlıdır.
Sam Harris bilinçli varlıkların esenliği üzerinden “ahlaki coğrafya” adını verdiği kavramsal bir uzay tanımlar: gerçek ve potansiyel sonuçların en tepeye ulaştığında potansiyel refaha karşılık geldiği ve vadilerinin ise olası en derin acıları temsil ettiği bir uzam. Farklı düşünme ve davranış biçimlerinin bu kuramsal uzayda karşılık geldiği coğrafi noktalar belirlenebilir ve bu noktaların insani gelişmenin farklı derecelerine karşılık geldiği gösterilebilir. Elbette bu kavramsal uzayda belirlenen coğrafi konumlar insan esenliğinin düzeyine göre bilimsel olarak ortaya konulabilir ve ahlak yasaları bu noktalara göre keşfedilebilir. Sam Harris'e göre, “Benim savunduğum şey, ilkesel olarak bilimin, hayatımızı en iyi şekilde yaşayabilmemiz için ne yapmamız gerektiğini ve ne istememiz gerektiğini ve bununla bağlantılı olarak diğer insanların da ne yapması gerektiği ve ne istemesi gerektiğini anlamamıza yardım edebileceğidir. İleri sürdüğüm şey, fizik sorularının doğru ve yanlış yanıtları olduğu gibi ahlakla ilgili soruların da doğru ve yanlış yanıtlarının olduğu ve bu yanıtların bir gün olgunlaşmakta olan zihin bilimlerinin çalışma alanına girebileceğidir.”
Ahlakın Coğrafyası: Bilim İnsani Değerleri Nasıl Belirler? kadim bir tartışmayı yeniden gündeme taşımakla yetinmiyor, ahlak felsefesi ve hatta toplumsal bilimlerin her alanında yeni ve devrimci bir yaklaşım sunuyor. Bilimin geleceği ve yeni bir ahlak ve değerler sistemi üzerinde düşünen herkesin, özellikle de felsefeci ve toplumsal bilimcilerin, mutlaka okuması ve üzerinde düşünmesi gereken bir kitap.
Bilimin, ahlak konusunda söyleyecek hiçbir sözü olmadığı şeklindeki korkunç söylenceyi savunanlardan birisi de bendim. Şaşırtıcı olan, Ahlakın Coğrafyası: Bilim İnsani Değerleri Nasıl Belirler? düşüncemi tümüyle değiştirdi.
— Richard Dawkins, Oxford Üniversitesi
Bilim, ahlak ve hayatın amacı gibi insani değerleri belirler mi? Bu, kadim bir tartışmanın en temel sorusu olup, verilen cevap bağlamında örtük bir uzlaşının da bulunduğu bir sorudur. Ahlak ve hayatın amacı gibi insani değerlerin gerek bireysel düzeyde “öznelliği”, gerekse de toplumsal düzeyde “kültürel göreceliliği” anlayışı en radikal muhafazakârlarla en ilerici düşünceye sahip felsefecileri ve bilim insanlarını, “Bilimin, insani değerler hakkında söyleyeceği hiçbir şey yoktur.” önermesinde birleştirmektedir. Bu uzlaşı, en radikal söylemlerin toplumsal düzeyde hoşgörüyle karşılanmasına ve giderek eleştiriden muaf tutularak bir kutsallık zırhına bürünmesine yol açmaktadır.
Sam Harris kitapta bu toplumsal uzlaşıya sert bir eleştiri getirerek ahlakın ve insani değerlerin bilimin çalışma konusu olacağını ve fizik biliminin yasalarına benzer evrensel ahlak yasalarının keşfedilmeyi beklediğini savunuyor. Bu savunusunu, ahlaki ilkeleri ve yasaları din ya da erdemler gibi maddi olmayan düşünsel dünyada arayanların aksine bilinçli varlıkların esenliği üzerinde temellendirir. Ahlak ve hayatın asıl amacı hakkındaki soruların, aslında bilinç sahibi varlıkların esenliği ile ilgili sorular olduğunu ileri süren Sam Harris'e göre bu değerler bilimsel olarak anlaşılabilecek gerçeklerdir. Ona göre bilinçli varlıkların esenliği, tümüyle dünyadaki olaylara ve insan beyninin durumuna bağlıdır.
Sam Harris bilinçli varlıkların esenliği üzerinden “ahlaki coğrafya” adını verdiği kavramsal bir uzay tanımlar: gerçek ve potansiyel sonuçların en tepeye ulaştığında potansiyel refaha karşılık geldiği ve vadilerinin ise olası en derin acıları temsil ettiği bir uzam. Farklı düşünme ve davranış biçimlerinin bu kuramsal uzayda karşılık geldiği coğrafi noktalar belirlenebilir ve bu noktaların insani gelişmenin farklı derecelerine karşılık geldiği gösterilebilir. Elbette bu kavramsal uzayda belirlenen coğrafi konumlar insan esenliğinin düzeyine göre bilimsel olarak ortaya konulabilir ve ahlak yasaları bu noktalara göre keşfedilebilir. Sam Harris'e göre, “Benim savunduğum şey, ilkesel olarak bilimin, hayatımızı en iyi şekilde yaşayabilmemiz için ne yapmamız gerektiğini ve ne istememiz gerektiğini ve bununla bağlantılı olarak diğer insanların da ne yapması gerektiği ve ne istemesi gerektiğini anlamamıza yardım edebileceğidir. İleri sürdüğüm şey, fizik sorularının doğru ve yanlış yanıtları olduğu gibi ahlakla ilgili soruların da doğru ve yanlış yanıtlarının olduğu ve bu yanıtların bir gün olgunlaşmakta olan zihin bilimlerinin çalışma alanına girebileceğidir.”
Ahlakın Coğrafyası: Bilim İnsani Değerleri Nasıl Belirler? kadim bir tartışmayı yeniden gündeme taşımakla yetinmiyor, ahlak felsefesi ve hatta toplumsal bilimlerin her alanında yeni ve devrimci bir yaklaşım sunuyor. Bilimin geleceği ve yeni bir ahlak ve değerler sistemi üzerinde düşünen herkesin, özellikle de felsefeci ve toplumsal bilimcilerin, mutlaka okuması ve üzerinde düşünmesi gereken bir kitap.
Axess Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 180,40 | 180,40 |
2 | 92,00 | 184,01 |
3 | 62,54 | 187,62 |
6 | 33,37 | 200,24 |
9 | 23,85 | 214,68 |
12 | 19,24 | 230,91 |
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 180,40 | 180,40 |
2 | 93,81 | 187,62 |
3 | 63,74 | 191,22 |
6 | 32,47 | 194,83 |
9 | 22,05 | 198,44 |
12 | - | - |
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 180,40 | 180,40 |
2 | 93,81 | 187,62 |
3 | 63,74 | 191,22 |
6 | 32,47 | 194,83 |
9 | 22,05 | 198,44 |
12 | - | - |
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 180,40 | 180,40 |
2 | 93,81 | 187,62 |
3 | 63,74 | 191,22 |
6 | 32,47 | 194,83 |
9 | 22,05 | 198,44 |
12 | - | - |
World Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 180,40 | 180,40 |
2 | 93,81 | 187,62 |
3 | 63,74 | 191,22 |
6 | 32,47 | 194,83 |
9 | 22,05 | 198,44 |
12 | - | - |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.