9789756790922
413216
https://www.munzevikitabevi.com/avrupa-edebiyati-ve-varolusculuk
Avrupa Edebiyatı ve Varoluşçuluk
24.07
Avrupa edebiyatinin klâsiklesmis büyük yazarlarinin verdigi eserlerin büyüklügü iktisadî ve toplumsal süreçleri her yönüyle görmeleri ve mevcut sartlarda “daha embriyon halindeki insan tiplerini peygamberce“ (Marx) yaratmalarindan gelir. Insan ile toplumsal çevresinin karsilikli etkisinin yarattigi insan karakterini, insani bir sinifsal bireye dönüstüren çizgilerin formasyonunu, insanlarin nasil zayifladigini, birbirleriyle nasil kesistiklerini anlatirlar... Ama Varolusçulugun yaliticiligina kapilan modern yazarlar, bu süreçleri genellikle süreçten saymazlar. Süreçleri çevre, irk ve baska etkenler araciligiyla yazgiya indirgerler. Insan iliskileri nesnelesir, seylesirler, her sey kendi içine bakan insana yani “ben“e dönüsür, insanlarin toplumsal iliskilerini kristallestiren fetislere dönüsürler; “ben“ kapitalist dünyanin burjuva insaninin gözünde kendi ekonomik düzeninin yasalligi gibi asilmaz bir seydir... Oysa büyük yazarlarda olup biten, iktisadî ve toplumsal çatismanin ortasinda dramatize edilen insan tipinin çeliskiden çeliskiye ilerlerken karsilastigi rastlantilardir. Rastlantilarin anlatilisi “hüküm süren gerçek kosullarin derin biçimde algilanmasina dayanir“... Büyük ozanlar gerçek hayatin/aynanin nasil ortaya çiktigini gösterir... Ama kendi kendimi seçerek evreni yaratiyorum... düsturu araciligiyla soyut bir özgürlügün pesindeki “anlami“ arayan modern yazarlarin uygulamalari, algilama kavramini bütünüyle çarpitmistir. Insanlarda algilamanin edilgenlik anlamina geldigi, yasama ve onun sorunlarina karsi açik tutum almayi disladigi, algilama gücünün etkin olmanin ve uygulamanin karsiti oldugu dogrultusunda sahte ve köhne bir anlayis yasamaktadir. Modern yazarlar “toplumsal sir“dan (ayna ardindaki sir) çok açik bir biçimde söz etmektedir. Modern yazarlar, yalnizca kendi yasalarini sürdürmektedirler. (Tanitim Bülteninden)
Avrupa edebiyatinin klâsiklesmis büyük yazarlarinin verdigi eserlerin büyüklügü iktisadî ve toplumsal süreçleri her yönüyle görmeleri ve mevcut sartlarda “daha embriyon halindeki insan tiplerini peygamberce“ (Marx) yaratmalarindan gelir. Insan ile toplumsal çevresinin karsilikli etkisinin yarattigi insan karakterini, insani bir sinifsal bireye dönüstüren çizgilerin formasyonunu, insanlarin nasil zayifladigini, birbirleriyle nasil kesistiklerini anlatirlar... Ama Varolusçulugun yaliticiligina kapilan modern yazarlar, bu süreçleri genellikle süreçten saymazlar. Süreçleri çevre, irk ve baska etkenler araciligiyla yazgiya indirgerler. Insan iliskileri nesnelesir, seylesirler, her sey kendi içine bakan insana yani “ben“e dönüsür, insanlarin toplumsal iliskilerini kristallestiren fetislere dönüsürler; “ben“ kapitalist dünyanin burjuva insaninin gözünde kendi ekonomik düzeninin yasalligi gibi asilmaz bir seydir... Oysa büyük yazarlarda olup biten, iktisadî ve toplumsal çatismanin ortasinda dramatize edilen insan tipinin çeliskiden çeliskiye ilerlerken karsilastigi rastlantilardir. Rastlantilarin anlatilisi “hüküm süren gerçek kosullarin derin biçimde algilanmasina dayanir“... Büyük ozanlar gerçek hayatin/aynanin nasil ortaya çiktigini gösterir... Ama kendi kendimi seçerek evreni yaratiyorum... düsturu araciligiyla soyut bir özgürlügün pesindeki “anlami“ arayan modern yazarlarin uygulamalari, algilama kavramini bütünüyle çarpitmistir. Insanlarda algilamanin edilgenlik anlamina geldigi, yasama ve onun sorunlarina karsi açik tutum almayi disladigi, algilama gücünün etkin olmanin ve uygulamanin karsiti oldugu dogrultusunda sahte ve köhne bir anlayis yasamaktadir. Modern yazarlar “toplumsal sir“dan (ayna ardindaki sir) çok açik bir biçimde söz etmektedir. Modern yazarlar, yalnizca kendi yasalarini sürdürmektedirler. (Tanitim Bülteninden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.