Daisy Miller

Henry JAMES ,Kitaplarının toplu basımı için yazdığı önsözde Daisy Millerin çıkış noktası olarak, anılarını kendisiyle paylaşan bir arkadaşını işaret eder. Anısında 1877 sonbaharında Romada bulunan dostu; burayı gezmeye gelen Amerikalı bir annenin, genç kızının ve küçük oğlunun başlarından geçenleri anlatmıştır. Bu anneyle kızı, daha sonraları şansı konusunda şaşkına dönecek olan, şaibeli kimliğe sahip yakışıklı bir Romalıyla yol kenarında tanışırlar. Beraber Romayı gezmeye başlarlar ancak böyle bir durum Avrupanın seçkin hanımefendilerince hoş karşılanmaz. Zamanla bu masum davranışları, Romada senelerdir yaşayan Amerikalıların olumsuz bakışlarına sebep olmuş ve nahoş bir hadise yaşanmıştır.Birkaç ay sonra bu anı, Jamesin kalemiyle Daisy Millerin Kısa Günlüğü olarak hayat bulmuştur. Eseri, önce, Filadelfiyada halkın gözünde belli bir yeri olan bir derginin editörüyle paylaşan James, Amerikan genç kızlık çağındaki bir taşkınlık eleştirisiyle olumsuz yanıt almıştır. Ölçüyü kaçırmış olmanın kusuru bu küçük kompozisyonu her şeyden önce türünün göze çarpan bir örneği, bir nouvelle yapacaktır. Başlangıçtaki bu olumsuzluklar durumun aksi yönde gelişmesini engelleyememiş, Virginia Woolfun babası, aynı zamanda Jamesin çok da iyi arkadaşı Leslie Stephen, eseri özgün bulmuş ve böylece Daisy Milleri ilk kez Cornbill dergisinin iki sayısında da yayınlatmıştır. Kitap hakkında daha geniş bilgi kitabın önsöz bölümünde detaylı açıklanmıştır. Yazar Hakkında;1843-1916 yılları arasında yaşayan Henry James ABD doğumludur. Romanlarıyla dünya edebiyatında önemli bir yer edinmiş, öykülerini de ustaca kaleme almıştır. Aralarında Daisy Millerin de bulunduğu yüzlerce öyküsü olan James, nouvelle (kısa roman) demiştir bu tür eserlerine. Öykü ve romanlarının birçoğunun konusu, ağırlıklı olarak Avrupadaki Amerikalılar üzerinedir. Avrupa tarihine duyduğu büyük merak, küçük yaşta Avrupaya adım atmasıyla oldukça alakalıdır. H. James zengin ve kültürlü bir aileden gelmektedir. Eğitimli aydın bir kişi olan babası; Emerson, Thoreau gibi Amerikanın önemli yazarlarıyla yakın dostluklar kurmuş, böylece evlerinde oldukça zengin bir edebiyat ortamı oluşturmuştur. Babasının da Avrupaya olan hayranlığıyla Avrupa ülkelerine uzun seyahatlere çıkmışlar, bu seyahatlerde babası kendisine ve erkek kardeşine özel öğretmenler tutmuş ve Avrupadaki okullarda okutmuştur. Üniversite tahsilini Harvard Hukuk Fakültesinde yapan Henry Jamesin aklı hep edebiyatta kalmıştır. Avrupa hayranlığı nedeniyle bir süre Londra, Roma ve Pariste yaşamış, buralarda kaldığı yıllar boyunca pek çok değerli İngiliz yazarla tanışmıştır. Aynı zamanda Avrupada yaşayan Amerikalıları da yakından inceleme fırsatı bulmuştur. Edebî eserlerinin temel taşlarından olan, kuralcı Avrupa kültürünün ortasında masumiyetini korumaya çalışan Amerikalı genç kız veya erkek karakteri de böyle ortaya çıkmıştır. Avrupa-Amerika çatışmasını en başta kendi içinde yasamış olan James, ölümünden bir süre önce İngiliz vatandaşı olarak bunu kendi hayatına da geçirmiştir.