9786257994590
651664
https://www.munzevikitabevi.com/gece-denizi
Gece Denizi
178.50
Elli üç yaşındaki Servi'ye göre, şu “yaşamak meselesi” haddinden fazla abartılmaktadır. Ağrıyan ve tutukluk eden dizlerle kendini göstermeye başlayan yaşlılık belli ki gözünü korkutmuş, malum vakti beklemektense bir hâl çare düşünmek daha mantıklı görünür olmuştur. Yaşadığı şehirden çok uzakta bir yere gidip göçme ânında gerçekleştiği rivayet edilen anılar gösterimini garantiye almak istercesine bir defter tutmaya başlar. Ancak asıl konu ondaki bu köklü güvensizlik duygusu değil, kendini bildi bileli yüzleşmekten kaçındığı bir gerçekliğin gözlerinin içine bakma ihtiyacıdır:
“Keşfettiğim bir şey var, bence epey önemli bir mevzu, giderayak onu masaya yatırayım diyorum: Şu bizim güya ‘biricik' hayatlarımız var ya, gökler sıkıntıdan patlayıp içinden bizi çıkardığından beri çalınan tek bir plaktan mütevellitmiş, onu anladım (toprak, çamur ya da ateşten ziyade, sıkıntı bize daha uygun bir hammaddedir, bunu herkes bilir). Aklıma çengel gibi takılıp kalan anıları yan yana dizdim, sonra da kutsal metinlere, efsanelere, masallara, ağıtlara, halk söylencelerine baktım, okuyup araştırdıkça küçük ya da büyük parçalar hâlindeki temsillerinde oynadığımı fark ettim... Huyum kurusun, inadım tuttu mu ne yel ne de sel alabilir beni bir davadan. Yine öyle olacak, sırf bu zorbalığa kafa tutmak için gideceğim. Ama önce bu örtülü oyunu bir sır olmaktan çıkaracağım.”
İstanbul'da başlayıp Güneydoğu'ya uzanan bu efsunlu “defter”, yaşadığımız topraklara ait masalların, mitlerin, keşiflerin ve karanlık kahkahaların, var oluşumuzdan bu yana bitimsiz bir esrimeyle dinlediğimiz öykülerin edebiyata dönüşünü kutlayan bir metin.
“Dinlediğim ve ruhum bile duymadan bir parçası olduğum onca
anlatının karşılığı gibi göreceğim bu defteri. Masallara karışmış
masalımı anlatacağım. Kimse çocuğunun yatağına ilişip okumak
istemeyecek belki ama bundan bana ne, bir kere de benden sonrası tufan olsun.”
“Keşfettiğim bir şey var, bence epey önemli bir mevzu, giderayak onu masaya yatırayım diyorum: Şu bizim güya ‘biricik' hayatlarımız var ya, gökler sıkıntıdan patlayıp içinden bizi çıkardığından beri çalınan tek bir plaktan mütevellitmiş, onu anladım (toprak, çamur ya da ateşten ziyade, sıkıntı bize daha uygun bir hammaddedir, bunu herkes bilir). Aklıma çengel gibi takılıp kalan anıları yan yana dizdim, sonra da kutsal metinlere, efsanelere, masallara, ağıtlara, halk söylencelerine baktım, okuyup araştırdıkça küçük ya da büyük parçalar hâlindeki temsillerinde oynadığımı fark ettim... Huyum kurusun, inadım tuttu mu ne yel ne de sel alabilir beni bir davadan. Yine öyle olacak, sırf bu zorbalığa kafa tutmak için gideceğim. Ama önce bu örtülü oyunu bir sır olmaktan çıkaracağım.”
İstanbul'da başlayıp Güneydoğu'ya uzanan bu efsunlu “defter”, yaşadığımız topraklara ait masalların, mitlerin, keşiflerin ve karanlık kahkahaların, var oluşumuzdan bu yana bitimsiz bir esrimeyle dinlediğimiz öykülerin edebiyata dönüşünü kutlayan bir metin.
“Dinlediğim ve ruhum bile duymadan bir parçası olduğum onca
anlatının karşılığı gibi göreceğim bu defteri. Masallara karışmış
masalımı anlatacağım. Kimse çocuğunun yatağına ilişip okumak
istemeyecek belki ama bundan bana ne, bir kere de benden sonrası tufan olsun.”
Elli üç yaşındaki Servi'ye göre, şu “yaşamak meselesi” haddinden fazla abartılmaktadır. Ağrıyan ve tutukluk eden dizlerle kendini göstermeye başlayan yaşlılık belli ki gözünü korkutmuş, malum vakti beklemektense bir hâl çare düşünmek daha mantıklı görünür olmuştur. Yaşadığı şehirden çok uzakta bir yere gidip göçme ânında gerçekleştiği rivayet edilen anılar gösterimini garantiye almak istercesine bir defter tutmaya başlar. Ancak asıl konu ondaki bu köklü güvensizlik duygusu değil, kendini bildi bileli yüzleşmekten kaçındığı bir gerçekliğin gözlerinin içine bakma ihtiyacıdır:
“Keşfettiğim bir şey var, bence epey önemli bir mevzu, giderayak onu masaya yatırayım diyorum: Şu bizim güya ‘biricik' hayatlarımız var ya, gökler sıkıntıdan patlayıp içinden bizi çıkardığından beri çalınan tek bir plaktan mütevellitmiş, onu anladım (toprak, çamur ya da ateşten ziyade, sıkıntı bize daha uygun bir hammaddedir, bunu herkes bilir). Aklıma çengel gibi takılıp kalan anıları yan yana dizdim, sonra da kutsal metinlere, efsanelere, masallara, ağıtlara, halk söylencelerine baktım, okuyup araştırdıkça küçük ya da büyük parçalar hâlindeki temsillerinde oynadığımı fark ettim... Huyum kurusun, inadım tuttu mu ne yel ne de sel alabilir beni bir davadan. Yine öyle olacak, sırf bu zorbalığa kafa tutmak için gideceğim. Ama önce bu örtülü oyunu bir sır olmaktan çıkaracağım.”
İstanbul'da başlayıp Güneydoğu'ya uzanan bu efsunlu “defter”, yaşadığımız topraklara ait masalların, mitlerin, keşiflerin ve karanlık kahkahaların, var oluşumuzdan bu yana bitimsiz bir esrimeyle dinlediğimiz öykülerin edebiyata dönüşünü kutlayan bir metin.
“Dinlediğim ve ruhum bile duymadan bir parçası olduğum onca
anlatının karşılığı gibi göreceğim bu defteri. Masallara karışmış
masalımı anlatacağım. Kimse çocuğunun yatağına ilişip okumak
istemeyecek belki ama bundan bana ne, bir kere de benden sonrası tufan olsun.”
“Keşfettiğim bir şey var, bence epey önemli bir mevzu, giderayak onu masaya yatırayım diyorum: Şu bizim güya ‘biricik' hayatlarımız var ya, gökler sıkıntıdan patlayıp içinden bizi çıkardığından beri çalınan tek bir plaktan mütevellitmiş, onu anladım (toprak, çamur ya da ateşten ziyade, sıkıntı bize daha uygun bir hammaddedir, bunu herkes bilir). Aklıma çengel gibi takılıp kalan anıları yan yana dizdim, sonra da kutsal metinlere, efsanelere, masallara, ağıtlara, halk söylencelerine baktım, okuyup araştırdıkça küçük ya da büyük parçalar hâlindeki temsillerinde oynadığımı fark ettim... Huyum kurusun, inadım tuttu mu ne yel ne de sel alabilir beni bir davadan. Yine öyle olacak, sırf bu zorbalığa kafa tutmak için gideceğim. Ama önce bu örtülü oyunu bir sır olmaktan çıkaracağım.”
İstanbul'da başlayıp Güneydoğu'ya uzanan bu efsunlu “defter”, yaşadığımız topraklara ait masalların, mitlerin, keşiflerin ve karanlık kahkahaların, var oluşumuzdan bu yana bitimsiz bir esrimeyle dinlediğimiz öykülerin edebiyata dönüşünü kutlayan bir metin.
“Dinlediğim ve ruhum bile duymadan bir parçası olduğum onca
anlatının karşılığı gibi göreceğim bu defteri. Masallara karışmış
masalımı anlatacağım. Kimse çocuğunun yatağına ilişip okumak
istemeyecek belki ama bundan bana ne, bir kere de benden sonrası tufan olsun.”
Axess Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 178,50 | 178,50 |
2 | 92,82 | 185,64 |
3 | 63,07 | 189,21 |
6 | 32,13 | 192,78 |
9 | 21,82 | 196,35 |
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 178,50 | 178,50 |
2 | 92,82 | 185,64 |
3 | 63,07 | 189,21 |
6 | 32,13 | 192,78 |
9 | 21,82 | 196,35 |
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 178,50 | 178,50 |
2 | 92,82 | 185,64 |
3 | 63,07 | 189,21 |
6 | 32,13 | 192,78 |
9 | 21,82 | 196,35 |
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 178,50 | 178,50 |
2 | 92,82 | 185,64 |
3 | 63,07 | 189,21 |
6 | 32,13 | 192,78 |
9 | 21,82 | 196,35 |
World Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 178,50 | 178,50 |
2 | 92,82 | 185,64 |
3 | 63,07 | 189,21 |
6 | 32,13 | 192,78 |
9 | 21,82 | 196,35 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.