Germinal

Stok Kodu:
9799753294279
Boyut:
13,5x0
Baskı:
1
Kağıt Türü:
2.Hamur
20,37
9799753294279
371750
Germinal
Germinal
20.37
"Yüzyıl sonunda, kan rengine bulaşmış bir akşam vaktinde, kesinlikle hepsini peşlerinden sürükleyerek bir isyanın kıpkırmızı görünümüydü bu. Evet, bir akşam vakti, dizginlerini koparan, gemi azıya alan halk, böyle dörtnala koşacaktı yollarda. Burjuvaların kanını akıtacaktı dereler gibi, kesik başları gezdirecek, kırılan kasalardan dökülen altınları her tarafa saçacaktı. Kadınlar uluyacak, erkekler de ısırmak için kurt çenesini andıran çenelerini açacaklardı.Evet, gene paramparça giysileri, gene saboların yankılanan tırtıkları, pislik içindeki bedenleri, kötü kokan nefesleri, dizginlenemeyen barbar taşkınlığıyla o öfkeli, dehşet verici kalabalık alt üst edecekti ortalığı. Her tarafta yangınlar çıkacak, taş üstünde taş kalmayacak, yoksulların bir gecede kadınlara saldırıp, varlıklı kimselere ait şarap mahzenlerini boşaltacağı o müthiş şehvet ve yeme sefahatinden sonra ilkel insanlar gibi ormanlara dönülecekti.Belki de yeni bir dünyanın geleceği güne kadar hiçbir şey kalmayacaktı. Ne para ne şöhret. Evet, doğanın bir gücü gibi bunlar geçiyordu yoldan işte ve içerdekiler de yüzlerinde bunların korkunç rüzgârını hissediyorlardı. Başka bir çığlık, Marseillaise'i bastırdı: 'Ekmek! Ekmek! Ekmek!'"
"Yüzyıl sonunda, kan rengine bulaşmış bir akşam vaktinde, kesinlikle hepsini peşlerinden sürükleyerek bir isyanın kıpkırmızı görünümüydü bu. Evet, bir akşam vakti, dizginlerini koparan, gemi azıya alan halk, böyle dörtnala koşacaktı yollarda. Burjuvaların kanını akıtacaktı dereler gibi, kesik başları gezdirecek, kırılan kasalardan dökülen altınları her tarafa saçacaktı. Kadınlar uluyacak, erkekler de ısırmak için kurt çenesini andıran çenelerini açacaklardı.Evet, gene paramparça giysileri, gene saboların yankılanan tırtıkları, pislik içindeki bedenleri, kötü kokan nefesleri, dizginlenemeyen barbar taşkınlığıyla o öfkeli, dehşet verici kalabalık alt üst edecekti ortalığı. Her tarafta yangınlar çıkacak, taş üstünde taş kalmayacak, yoksulların bir gecede kadınlara saldırıp, varlıklı kimselere ait şarap mahzenlerini boşaltacağı o müthiş şehvet ve yeme sefahatinden sonra ilkel insanlar gibi ormanlara dönülecekti.Belki de yeni bir dünyanın geleceği güne kadar hiçbir şey kalmayacaktı. Ne para ne şöhret. Evet, doğanın bir gücü gibi bunlar geçiyordu yoldan işte ve içerdekiler de yüzlerinde bunların korkunç rüzgârını hissediyorlardı. Başka bir çığlık, Marseillaise'i bastırdı: 'Ekmek! Ekmek! Ekmek!'"
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat