Hz. Peygamber'in Sünnetinde İtaat

Allah'a itaat mutlaktır. O'na itaat Yüce Kitabı Kur'ân-ı Kerîm'e uymaktır. İlâhî vahiyden ibaret olan Kur'ân-ı Kerîm, bir mânâda fert ve toplum alanında, doğumdan ölüme kadar bir hayat düsturudur. Sözkonusu hayat düsturunun ilk ve en doğru uygulayıcısı şüphesiz Hz. Peygamberdir. Onun için peygambere itaat de mutlaktır. Ancak bu, mutlak şârî' veya mutlak emredici anlmında değil mâsûm olmakla beraber vahyin kontrolünde bulunması ve kendisine tevdi edilen tebliğ ve açıklama görevinin tabiî gereği olarak, Kur'an'a arzetmeden hüküm koyma noktasında sünnetinin muştaki olması anlamındadır. Çünkü açıklama kapsamında yer alan Sünnet, Kur'ân'ın muhtevasına dahildir.Peygamberin sünnetine uymak bir kimliktir. İslâm kimliğinin korunması sünnete bağlı kalmakla mümkündür. Söz konusu kimliğin dışına çıkmak ilâhî vahiyden uzaklaşmak demektir. Bu sebeple inanan herkes İslâm kimliğini korumak zorundadır. Çeşitli ırkların homojen bir toplum haline gelebilmesi, dolayısıyla asgari müşterekler etrafında toplanıp ihtilafların çözümlenmesi ya da en aza indirgenmesi, neticede uyumlu ve itaatkâr bir toplumun oluşması, sünnet değerlerine bağlı kalmakla mümkündür. Uyumlu toplumların üretkenlikleri ve asayiş için yapacakları harcama azlığı da, Allah'a itaatin ekonomiye yansıyan yönüdür.Böyle bir toplumun oluşmasında, peygamberler dışında Allah'ın bir emri olan ulülemre itaatin da önemli rolü vardır. Çünkü İslâm'ın ortak değerlerini oluşturan Kur'an ve Sünnet'in doğru bir şekilde yaşanıp uygulanması, birliğin ve beraberliğin temini, hukukun icrası, hakların korunması, toplum düzeninin sağlanması gibi hususlar ulülemre itaat etmekle mümkündür. Nitekim ulülemre itaat, Allah'a peygambere itaatin bir devamı ya da bir parçasıdır. Nihâi amaç Allah'a itaattir.