İnsan Doğası Üzerine

Kant'in en deger verdigi ögrencisi ve Nietzsche düsünüsünün sekillenmesinde önemli bir faktör olan Arthur Schopenhauer çalismalarini "Tüm bilgiler bizim dünyada edindigimiz tecrübelerden kaynaklanir fakat bizim tecrübelerimiz esas olarak sübjektiftir ve kendi zihnimiz tarafindan sekillendirilmistir tarafli ve önyargilidir. Bu sebeple gerçek bizim istemimizin uzantisindan baska bir sey degildir" görüsünü temel alarak sürdürmüstür.Bu denemede Schopehauer insan tabiatina bakisini sunuyor bize... Hem de hayli kötümser bir bakis açisi bu. Çünkü Schopenhauer arzunun insani aciya götürdügünü ve geçici de olsa bir rahatlamaya giden tek yolun arzularimizdan vazgeçmekle olacagini savunan bir Budistin gözleriyle bakiyor yasama. Yine burada filozof devlet gibi insan eliyle olusturulan kurumlari insanligin özgür istem ve yüksek bir karakter ile ahlak anlayisi gibi ideallerini mercek altina aliyor. Ve onlarin altinda yatan bir gerçegi kaderci bir itkinin kültürü zorbalik ile anarsinin sinirlarinda çok az yerde mola vererek oradan oraya dolastirdigini ortaya çikariyor.Felsefe ögrencileri ve on dokuzuncu yüzyil entellektüalizmiyle ilgilenenlere hayli ilginç gelecek bir okuma söleni.(Tanitim Bülteninden)