Marksizm, Ahlak ve Toplumsal Adalet

" Dünü, bugünü, yarini anlamaya ve açiklamaya yarayan bir dünya görüsü olarak Marksizm'le ahlakin iliskisi nedir? Marksistlerin dedigi gibi sosyalizm, kapitalizme tercih edilebilir ise bu tercih ahlaki bir bakis açisi içerir mi? Yoksa tarihsel bir zorunluluk mudur? Marx'in eserlerinde, açik seçik bir ahlak teorisi bulmak mümkün degildir. Fakat Marx'in insani dogaya ve topluma karsi konumlandirmasi ahlaki bir bakis açisini öngerektirir. Althusser gibi ahlakin bir çesit ideoloji oldugunu söyleyenler oldugu gibi, Marksizmin bilimsel bir metot olarak tarihin yasalarini ortaya koydugunu söyleyen Marksistler de olmustur. Oysa Marx'in ahlaki perspektifi özgürlük, insan toplulugu ve kendini gerçeklestirmeyi kapsar: KIsinin hayati üzerinde dis müdahalelerin olmamasini, hayatini etkileyen toplumsal karar olusturma süreçlerine katilim hakkini ve kendini gerçeklestirme araçlarina ulasabilme hakkina sahip olmayi içerir. Marx bunlarin azamilestirilmesi ve esit dagitiminin gerektigini söyler. Kapitalizm bunlari saglamanin önünde engel teskil ettigi için mahkûm edilir. Ve gelecek toplum projeksiyonu bu temel üzerine kurulur. Çagin sahit oldugu post-kapitalist toplumlarin sosyalizmden oldukça uzak olmalari, Marx'in öngörülerinin yanlisladigini göstermeye yetmez. Peffer bu kitapta, Marx'in ahlak teorisini "yeniden kurarak" yeterli bir Marksist ahlak ve toplum teorisine ulasmayi hedefliyor. Bunun ahlaki bileseniyse erdemler teorisi ya da bireysel eylem etigi degil, "toplumsal adalet" teorisidir. Devletin sönümlendigi, zorunlu emegin ortadan kalktigi, sonsuz maddi bolluk olarak tarif edilen bir sonraki merhaleye geçmemisken, sosyalizmde insan haklari ve toplumsal adalete ihtiyaç vardir. Rawls gibi Marksist olmayan düsünürlerin toplumsal adalet hakkindaki görüsleri revize edilerek kullanisli hale getirilebilir. Peffer, Rawls'i salt elestirmekle yetinmez "toplumsal adalet" baglaminda su tip yeni önerilerde de bulunur: "Toplumsal ve ekonomik esitsizlikler, ancak ve ancak en az avantajli olanlarin yararina ve adil tasarruf ilkesiyle tutarli olmasi halinde hakli görülebilir, ancak bu esitsizlikler esit özgürlük degerini ya da özsaygi degerini ciddi biçimde zayiflatacak düzeyleri asmamalidir." Politikada ahlaki seçimlerin rolü yadsinamaz. Peffer, Marksizm, Ahlâk ve Toplumsal Adalet'te Marx'in eserlerindeki örtük ahlaki damari açiga çikararak Marksizm'in ahlakla bagdasmadigi iddiasini yanitlar ve yeterli bir Marksist ahlaki ve toplumsal teorinin ana hatlarini gelistirir. "Bu kitap Marksizm ile etik arasindaki iliskiyi çagdas perspektiften ele alan en kapsamli ve en güvenilir arastirmadir. Marx'la ilgili bilgilere ve ne türde ahlâki ve normatif bir siyasal teorinin Marksizme denk düstügüne dair mevcut anlayisimiza katkida bulunan mükemmel bir çalismadir. Bu kitap, sadece felsefecilerin degil, siyasal bilimcilerin, sosyologlarin, iktisatçilarin ve genel anlamda siyasetle ilgilenen herkesin ilgisini çekecektir." Kai Nielsen, University of Calgary "(Tanitim Bülteninden)