9786054876570
666999
https://www.munzevikitabevi.com/ozgurluk-demokrasi-ve-kultur
Özgürlük, Demokrasi ve Kültür
96.00
Diktatörlük halkça, yani ekonomik bakımdan daha aşağı olanlarca adamakıllı desteklenmedikçe, ekonomik durumu daha yüksek olan sınıfın bir diktatörlük getirebileceğini düşünmek saçmadır.
Özgürlük sonu gelmeyen uyanık bir çaba karşılığında elde edilir. Cumhuriyeti (Amerika) kuranlar biliyorlardı ki, iktidar sevgisi insan yaradılışının bir özelliğidir; öylesine güçlü bir özellik ki, işbaşına gelen kimselerin özgür kurumları kökünden yıkan yasa dışı davranışlarını önlemek için belirli birtakım engeller dikmeyi gerekli kılıyordu. İnsanın uzun bir alışkanlık sonunda kölelik zincirlerini sevebileceğini kabul etmek, ikinci bir doğanın ya da sonradan edinilen bir doğanın, ilkel doğadan daha güçlü olduğu inancını gerektirir.
Jefferson, hiç olmazsa, bu konuda daha ileri gidiyor. Çünkü, endüstriyle ticaretin gelişmesi karşısındaki korkusu ve tarıma olan eğilimi onu şu düşünceyi benimsemeye zorluyordu: Kimi işlerin doğurduğu çıkarlar insan doğasını ve ona uygun kurumları temelinden bozabilir.
Birer kişi olarak yapımızdaki ahlak ve din ayrılıklarını hesaba katmazsak, kültürün, bugün özgürlüğü oluşturan öğelere yaptığı etkileri hiçbir zaman tam olarak ölçemeyiz. Bugünkü düzensiz koşullardan düşünce ve ahlak bütünlüğü çıkaramazsak, gerçek demokrasinin kurulması işini, ne kuramda, ne de uygulamada başarı ile ele alamayız.
Bir taraftan geçmişe duygu ve sevgi ile bağlı davranışlar, öte taraftan yeni koşullara uymak yüzünden zorlama olan alışkanlıklar arasındaki çatlak ve ayrılıklar, günü gününe, sözlerinin ahlak gereklerine uygun düşünmeyen ve davranmayan kimselerin durmadan demokrasi diye tutturmalarının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrılıklar ister iş adamları ister din adamları, eğitimciler ya da politikacılar arasında olsun, sonuç şuna varıyor: Gerçek demokrasiyi yaratan çevre koşullarında daha tehlikeli bir zayıflama ortaya çıkıyor. Demokrasimiz için ciddi tehlike totaliter devletlerin varlığı değildir. Tehlike, kişisel davranışlarımızda ve kurumlarımızdaki birtakım koşulların, yani yabancı ülkelerde dış otoriteye, disipline ve biteviyeliğe, şef'e boyun eğdirten koşullara benzer koşulların varlığıdır.
Özgürlük sonu gelmeyen uyanık bir çaba karşılığında elde edilir. Cumhuriyeti (Amerika) kuranlar biliyorlardı ki, iktidar sevgisi insan yaradılışının bir özelliğidir; öylesine güçlü bir özellik ki, işbaşına gelen kimselerin özgür kurumları kökünden yıkan yasa dışı davranışlarını önlemek için belirli birtakım engeller dikmeyi gerekli kılıyordu. İnsanın uzun bir alışkanlık sonunda kölelik zincirlerini sevebileceğini kabul etmek, ikinci bir doğanın ya da sonradan edinilen bir doğanın, ilkel doğadan daha güçlü olduğu inancını gerektirir.
Jefferson, hiç olmazsa, bu konuda daha ileri gidiyor. Çünkü, endüstriyle ticaretin gelişmesi karşısındaki korkusu ve tarıma olan eğilimi onu şu düşünceyi benimsemeye zorluyordu: Kimi işlerin doğurduğu çıkarlar insan doğasını ve ona uygun kurumları temelinden bozabilir.
Birer kişi olarak yapımızdaki ahlak ve din ayrılıklarını hesaba katmazsak, kültürün, bugün özgürlüğü oluşturan öğelere yaptığı etkileri hiçbir zaman tam olarak ölçemeyiz. Bugünkü düzensiz koşullardan düşünce ve ahlak bütünlüğü çıkaramazsak, gerçek demokrasinin kurulması işini, ne kuramda, ne de uygulamada başarı ile ele alamayız.
Bir taraftan geçmişe duygu ve sevgi ile bağlı davranışlar, öte taraftan yeni koşullara uymak yüzünden zorlama olan alışkanlıklar arasındaki çatlak ve ayrılıklar, günü gününe, sözlerinin ahlak gereklerine uygun düşünmeyen ve davranmayan kimselerin durmadan demokrasi diye tutturmalarının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrılıklar ister iş adamları ister din adamları, eğitimciler ya da politikacılar arasında olsun, sonuç şuna varıyor: Gerçek demokrasiyi yaratan çevre koşullarında daha tehlikeli bir zayıflama ortaya çıkıyor. Demokrasimiz için ciddi tehlike totaliter devletlerin varlığı değildir. Tehlike, kişisel davranışlarımızda ve kurumlarımızdaki birtakım koşulların, yani yabancı ülkelerde dış otoriteye, disipline ve biteviyeliğe, şef'e boyun eğdirten koşullara benzer koşulların varlığıdır.
Diktatörlük halkça, yani ekonomik bakımdan daha aşağı olanlarca adamakıllı desteklenmedikçe, ekonomik durumu daha yüksek olan sınıfın bir diktatörlük getirebileceğini düşünmek saçmadır.
Özgürlük sonu gelmeyen uyanık bir çaba karşılığında elde edilir. Cumhuriyeti (Amerika) kuranlar biliyorlardı ki, iktidar sevgisi insan yaradılışının bir özelliğidir; öylesine güçlü bir özellik ki, işbaşına gelen kimselerin özgür kurumları kökünden yıkan yasa dışı davranışlarını önlemek için belirli birtakım engeller dikmeyi gerekli kılıyordu. İnsanın uzun bir alışkanlık sonunda kölelik zincirlerini sevebileceğini kabul etmek, ikinci bir doğanın ya da sonradan edinilen bir doğanın, ilkel doğadan daha güçlü olduğu inancını gerektirir.
Jefferson, hiç olmazsa, bu konuda daha ileri gidiyor. Çünkü, endüstriyle ticaretin gelişmesi karşısındaki korkusu ve tarıma olan eğilimi onu şu düşünceyi benimsemeye zorluyordu: Kimi işlerin doğurduğu çıkarlar insan doğasını ve ona uygun kurumları temelinden bozabilir.
Birer kişi olarak yapımızdaki ahlak ve din ayrılıklarını hesaba katmazsak, kültürün, bugün özgürlüğü oluşturan öğelere yaptığı etkileri hiçbir zaman tam olarak ölçemeyiz. Bugünkü düzensiz koşullardan düşünce ve ahlak bütünlüğü çıkaramazsak, gerçek demokrasinin kurulması işini, ne kuramda, ne de uygulamada başarı ile ele alamayız.
Bir taraftan geçmişe duygu ve sevgi ile bağlı davranışlar, öte taraftan yeni koşullara uymak yüzünden zorlama olan alışkanlıklar arasındaki çatlak ve ayrılıklar, günü gününe, sözlerinin ahlak gereklerine uygun düşünmeyen ve davranmayan kimselerin durmadan demokrasi diye tutturmalarının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrılıklar ister iş adamları ister din adamları, eğitimciler ya da politikacılar arasında olsun, sonuç şuna varıyor: Gerçek demokrasiyi yaratan çevre koşullarında daha tehlikeli bir zayıflama ortaya çıkıyor. Demokrasimiz için ciddi tehlike totaliter devletlerin varlığı değildir. Tehlike, kişisel davranışlarımızda ve kurumlarımızdaki birtakım koşulların, yani yabancı ülkelerde dış otoriteye, disipline ve biteviyeliğe, şef'e boyun eğdirten koşullara benzer koşulların varlığıdır.
Özgürlük sonu gelmeyen uyanık bir çaba karşılığında elde edilir. Cumhuriyeti (Amerika) kuranlar biliyorlardı ki, iktidar sevgisi insan yaradılışının bir özelliğidir; öylesine güçlü bir özellik ki, işbaşına gelen kimselerin özgür kurumları kökünden yıkan yasa dışı davranışlarını önlemek için belirli birtakım engeller dikmeyi gerekli kılıyordu. İnsanın uzun bir alışkanlık sonunda kölelik zincirlerini sevebileceğini kabul etmek, ikinci bir doğanın ya da sonradan edinilen bir doğanın, ilkel doğadan daha güçlü olduğu inancını gerektirir.
Jefferson, hiç olmazsa, bu konuda daha ileri gidiyor. Çünkü, endüstriyle ticaretin gelişmesi karşısındaki korkusu ve tarıma olan eğilimi onu şu düşünceyi benimsemeye zorluyordu: Kimi işlerin doğurduğu çıkarlar insan doğasını ve ona uygun kurumları temelinden bozabilir.
Birer kişi olarak yapımızdaki ahlak ve din ayrılıklarını hesaba katmazsak, kültürün, bugün özgürlüğü oluşturan öğelere yaptığı etkileri hiçbir zaman tam olarak ölçemeyiz. Bugünkü düzensiz koşullardan düşünce ve ahlak bütünlüğü çıkaramazsak, gerçek demokrasinin kurulması işini, ne kuramda, ne de uygulamada başarı ile ele alamayız.
Bir taraftan geçmişe duygu ve sevgi ile bağlı davranışlar, öte taraftan yeni koşullara uymak yüzünden zorlama olan alışkanlıklar arasındaki çatlak ve ayrılıklar, günü gününe, sözlerinin ahlak gereklerine uygun düşünmeyen ve davranmayan kimselerin durmadan demokrasi diye tutturmalarının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrılıklar ister iş adamları ister din adamları, eğitimciler ya da politikacılar arasında olsun, sonuç şuna varıyor: Gerçek demokrasiyi yaratan çevre koşullarında daha tehlikeli bir zayıflama ortaya çıkıyor. Demokrasimiz için ciddi tehlike totaliter devletlerin varlığı değildir. Tehlike, kişisel davranışlarımızda ve kurumlarımızdaki birtakım koşulların, yani yabancı ülkelerde dış otoriteye, disipline ve biteviyeliğe, şef'e boyun eğdirten koşullara benzer koşulların varlığıdır.
Axess Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 96,00 | 96,00 |
2 | 48,96 | 97,92 |
3 | 33,28 | 99,84 |
6 | 17,76 | 106,56 |
9 | 12,69 | 114,24 |
12 | 10,24 | 122,88 |
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 96,00 | 96,00 |
2 | 49,92 | 99,84 |
3 | 33,92 | 101,76 |
6 | 17,28 | 103,68 |
9 | 11,73 | 105,60 |
12 | - | - |
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 96,00 | 96,00 |
2 | 49,92 | 99,84 |
3 | 33,92 | 101,76 |
6 | 17,28 | 103,68 |
9 | 11,73 | 105,60 |
12 | - | - |
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 96,00 | 96,00 |
2 | 49,92 | 99,84 |
3 | 33,92 | 101,76 |
6 | 17,28 | 103,68 |
9 | 11,73 | 105,60 |
12 | - | - |
World Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 96,00 | 96,00 |
2 | 49,92 | 99,84 |
3 | 33,92 | 101,76 |
6 | 17,28 | 103,68 |
9 | 11,73 | 105,60 |
12 | - | - |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.