Tekke'den Meclis'e Sıradışı Bir Çelebi'nin Anıları

Stok Kodu:
9789752639904
Boyut:
13,5x1,5
Sayfa Sayısı:
192
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-01
Kapak Türü:
Ravza Kızıltuğ
Kağıt Türü:
2.Hamur
Kategori:
70,00
9789752639904
391831
Tekke'den Meclis'e Sıradışı Bir Çelebi'nin Anıları
Tekke'den Meclis'e Sıradışı Bir Çelebi'nin Anıları
70.00

Geçtigimiz yillarda Timas Yayinlari "Hatirat Kitapligi" kapsaminda Tekke'den Meclis'e: Sira Disi Bir Çelebi'nin Anilari isimli bir Mevlevî Postnisinin anilarini yayimladi. Veled Çelebi Izbudak, çok yönlü bir irfandir. Isminden de anlasilacagi gibi Mevlana'nin oglu Veled'in ismini ve Çelebi adini almasi tesadüf degildir. Mevlana'nin soyundan gelen, Mevlevî muhitinde yetisip Eyüp Bahariye ve Galata Mevlevihânesi'nde çalisan Izbudak, uzun süre Konya Mevlana Dergâhi Postnisinligini yapar. Dönemin Türkçecilik ve Türkçülük akimina ilmi ve kültürel çalismalariyla katki saglayarak kültürel tarihimize iz birakan bir aydindir. Türk Dernegi'nin kuruculari arasindadir. Tercüman-i Hakikat ve Ikdam gibi gazetelerde; Mektep, Hazine-i Fünun, Resimli Gazete mecmualarinda yazilar yazar. Ilk gençlik yillarinda Konya'da 4 yil daha sonra Istanbul'daki hayatinda da Dâhiliye Nezâreti Matbûât-i Dâhiliye Kaleminde sansür memuru ve Müdürü olarak görev yapar. Konya Postnisiligi'nden sonra da kisa süre Suayi Devlet azaligi yapar. Kurtulus Savasi sirasinda Ankara'da bulunur. Ankara Lisesi'nde Farsça Muallimligi ögretmenligi yapar. Akabinde Ziya Bey(Gökalp)'in baskanligini yaptigi Telif ve Tercüme Heyeti'nde bulunur. Cumhuriyet döneminde 4 dönem (16 yil) milletvekili olarak görev yapar. Veled Bey, Çocuklugunun geçtigi Konya'da Mahalle Mektebi'ndeki günlerini anlatir. Intizamsizlik, çocuklarin terbiyesizligi, gürültü, usul-i tedrisin yolsuzlugu ve soguk gibi birçok sebep yüzünden bu okuldan biktigini belirtir. Bu okuldan sonra Mekteb-i Rüstiye'ye kaydolur. Bu günü "Cehennemden çikip Cennete girmis gibi oldum" diye anlatir. Mevlevilik ile ilgili ilk bilgileri ailesinden alir. Bu arada kendisini çocukluktan beri gelistirmenin pesindedir. Konya'daki Vilayet Gazetesi'nin basmuharriri olarak yazi hayatina atilir. Buradaki 4 yillik memuriyet hayatindan sonra kendisini daha fazla bilgi sahibi olmasi için Istanbul'a yol alir. Bahariye Mevlevihânesi'nde yaklasik iki yil çalisir. Bu süre zarfinda ilmi faaliyetlerine durmayarak devam eder. Birçok süreli yayinlara yazilar yazar. Ahmet Mithat Efendi, Muallim Naci, Necip Asim gibi bir kisim yazar ile ahbaplik kurar. Zaman zaman bulusarak farkli ortamlarda bu yazar ve ediplerle mübahaselerde bulunur. Veled Bey "Türk Dili Lügati" çalismasini hazirlarken Ahmet Mithat Efendi ve Necip Asim Beyin gösterdigi yakin ilgi ve gayretten bahseder. Eserleri okurken dikkat edilecek hususlarla ilgili Edebiyatimizin Efendi Babasi'nin ettigi nasihati yazar Mevlana'ca bulur: "Çelebi, yazida her iki satirin arasinda bir satir daha vardir. Onu oku."(s152)Hatirlarda günlük hayattan kesitler de bulunmaktadir. Yazar, 1892 yilinin kisinin çok siddetli geçtigini, karin bir metreyi geçtigini, Haliç ve Bogaziçi'nde denizinin bazi yerlerinin dondugunu, Eyüp'ten, buz üzerinden Sütlüce'ye gidildigini, hatta Bahariye Mevlevihânesi meydancisinin buz üzerinde sema ettigini belirtir. (s.65) Istanbul'un yasadigi en büyük depremlerden 1894 depremini -kendi ailesi ve mahallesi ekseninde- anlatir. Istanbul'un yüzyillardir kara yazgisi olan yanginlardan Veled Bey de nasibini alir. Özenle biriktirdigi birçok yazma ve tarihi eser yanginla birlikte kül olur. 1896'daki Ermeni teröristlerin Osmanli Bankasi'na yaptigi baskin ve akabindeki olaylarla ilgili de "Ermeni Patirtisi" basligiyla bir bölümü olusturacak kadar bahseder. Yazarin Dâhiliye Nezâreti Matbûât-i Dâhiliye Kaleminde sansür memuru ve Müdürü olarak görev yaptigini ikinci paragrafta bahsetmistik. Sultan Abdülhamid döneminin en çok elestirilen icraatlarinin basinda basina getirdigi sansür yillardir tartisilmaktadir. Veled Bey sansürün iyi niyetli ve cahil kimseler tarafindan nasil yorumlandigini ve basinin içinin bosaltilarak ne hale geldigini anlattigi satirlara kulak vermek durumundayiz: "Hifzi Bey'in ilmi yoktu. Ecnebi dili de bilmezdi. Fakat resmî daire islerine ve resmî takayyüdata tamamen vakifti. Vazifesinin eri idi. Bunun kadar isine ehliyet ve kifayeti haiz bir memur az görülür. Merhum, cahil old

Geçtigimiz yillarda Timas Yayinlari "Hatirat Kitapligi" kapsaminda Tekke'den Meclis'e: Sira Disi Bir Çelebi'nin Anilari isimli bir Mevlevî Postnisinin anilarini yayimladi. Veled Çelebi Izbudak, çok yönlü bir irfandir. Isminden de anlasilacagi gibi Mevlana'nin oglu Veled'in ismini ve Çelebi adini almasi tesadüf degildir. Mevlana'nin soyundan gelen, Mevlevî muhitinde yetisip Eyüp Bahariye ve Galata Mevlevihânesi'nde çalisan Izbudak, uzun süre Konya Mevlana Dergâhi Postnisinligini yapar. Dönemin Türkçecilik ve Türkçülük akimina ilmi ve kültürel çalismalariyla katki saglayarak kültürel tarihimize iz birakan bir aydindir. Türk Dernegi'nin kuruculari arasindadir. Tercüman-i Hakikat ve Ikdam gibi gazetelerde; Mektep, Hazine-i Fünun, Resimli Gazete mecmualarinda yazilar yazar. Ilk gençlik yillarinda Konya'da 4 yil daha sonra Istanbul'daki hayatinda da Dâhiliye Nezâreti Matbûât-i Dâhiliye Kaleminde sansür memuru ve Müdürü olarak görev yapar. Konya Postnisiligi'nden sonra da kisa süre Suayi Devlet azaligi yapar. Kurtulus Savasi sirasinda Ankara'da bulunur. Ankara Lisesi'nde Farsça Muallimligi ögretmenligi yapar. Akabinde Ziya Bey(Gökalp)'in baskanligini yaptigi Telif ve Tercüme Heyeti'nde bulunur. Cumhuriyet döneminde 4 dönem (16 yil) milletvekili olarak görev yapar. Veled Bey, Çocuklugunun geçtigi Konya'da Mahalle Mektebi'ndeki günlerini anlatir. Intizamsizlik, çocuklarin terbiyesizligi, gürültü, usul-i tedrisin yolsuzlugu ve soguk gibi birçok sebep yüzünden bu okuldan biktigini belirtir. Bu okuldan sonra Mekteb-i Rüstiye'ye kaydolur. Bu günü "Cehennemden çikip Cennete girmis gibi oldum" diye anlatir. Mevlevilik ile ilgili ilk bilgileri ailesinden alir. Bu arada kendisini çocukluktan beri gelistirmenin pesindedir. Konya'daki Vilayet Gazetesi'nin basmuharriri olarak yazi hayatina atilir. Buradaki 4 yillik memuriyet hayatindan sonra kendisini daha fazla bilgi sahibi olmasi için Istanbul'a yol alir. Bahariye Mevlevihânesi'nde yaklasik iki yil çalisir. Bu süre zarfinda ilmi faaliyetlerine durmayarak devam eder. Birçok süreli yayinlara yazilar yazar. Ahmet Mithat Efendi, Muallim Naci, Necip Asim gibi bir kisim yazar ile ahbaplik kurar. Zaman zaman bulusarak farkli ortamlarda bu yazar ve ediplerle mübahaselerde bulunur. Veled Bey "Türk Dili Lügati" çalismasini hazirlarken Ahmet Mithat Efendi ve Necip Asim Beyin gösterdigi yakin ilgi ve gayretten bahseder. Eserleri okurken dikkat edilecek hususlarla ilgili Edebiyatimizin Efendi Babasi'nin ettigi nasihati yazar Mevlana'ca bulur: "Çelebi, yazida her iki satirin arasinda bir satir daha vardir. Onu oku."(s152)Hatirlarda günlük hayattan kesitler de bulunmaktadir. Yazar, 1892 yilinin kisinin çok siddetli geçtigini, karin bir metreyi geçtigini, Haliç ve Bogaziçi'nde denizinin bazi yerlerinin dondugunu, Eyüp'ten, buz üzerinden Sütlüce'ye gidildigini, hatta Bahariye Mevlevihânesi meydancisinin buz üzerinde sema ettigini belirtir. (s.65) Istanbul'un yasadigi en büyük depremlerden 1894 depremini -kendi ailesi ve mahallesi ekseninde- anlatir. Istanbul'un yüzyillardir kara yazgisi olan yanginlardan Veled Bey de nasibini alir. Özenle biriktirdigi birçok yazma ve tarihi eser yanginla birlikte kül olur. 1896'daki Ermeni teröristlerin Osmanli Bankasi'na yaptigi baskin ve akabindeki olaylarla ilgili de "Ermeni Patirtisi" basligiyla bir bölümü olusturacak kadar bahseder. Yazarin Dâhiliye Nezâreti Matbûât-i Dâhiliye Kaleminde sansür memuru ve Müdürü olarak görev yaptigini ikinci paragrafta bahsetmistik. Sultan Abdülhamid döneminin en çok elestirilen icraatlarinin basinda basina getirdigi sansür yillardir tartisilmaktadir. Veled Bey sansürün iyi niyetli ve cahil kimseler tarafindan nasil yorumlandigini ve basinin içinin bosaltilarak ne hale geldigini anlattigi satirlara kulak vermek durumundayiz: "Hifzi Bey'in ilmi yoktu. Ecnebi dili de bilmezdi. Fakat resmî daire islerine ve resmî takayyüdata tamamen vakifti. Vazifesinin eri idi. Bunun kadar isine ehliyet ve kifayeti haiz bir memur az görülür. Merhum, cahil old
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat