9789753533874
415695
https://www.munzevikitabevi.com/uluslararasi-politika-ve-dis-politika-analizi
Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi
64.00
“XXI. yüzyilin basinda nasil bir dünyada yasiyoruz? Çalismanin üzerine kurulmus oldugu varsayim ve benimsemis oldugu perspektif, devlet(ler)in konuya iliskin konumuna verdigi önemi açik bir biçimde ortaya koymaktadir. Bu, mutlaka klasik bir XIX. yüzyil devletinden farkli ve giderek daha da farklilasacak olan bir devlettir. Ama bu, her seye ragmen, egemen/otonom konumu türdeslerince (genellikle) yaygin kabul gören ve diger uluslararasi aktör kategorilerinden (en yaygin anlayisa göre) mesru, organize ve yaygin bir siddet kullanabilme tekeline sahip olma özelligi ile ayrilan bir devlettir. Bütün diger gelismelere ragmen, devletin bu genis toplum kesimlerince mesru olarak görülen “siddet kullanabilme tekeline sahip olma” özelligi mevcut oldukça, içerisinde yasadigimiz dünya Thomas Hobbes'un Leviathan'indaki kadar anarsik olmasa da her halde Immanuel Kant'in Sürekli Baris Tasarisi'ndakine hiç benzememektedir. Bizimki, ikili bir ayrimda birincisine daha yakin olmakla beraber “kontrollü anarsi” olarak adlandirilabilecek bir zemindir. Buradaki “kontrol”ün baslica iki anlami vardir. Kisa yoldan ifade etmek gerekirse, bunlardan bi-rincisi güç dengesi, ikincisi ise uluslararasi hukuk ve evrensel nitelikli ahlaki ve moral degerlerdir. Günümüzde (en azindan ve ne yazik ki henüz) bunlardan birincisinin belirleyiciligi sözetmeye gerek olmayacak kadar açiktir. Ikinci kategoriden kontrol ögeleri, her ne kadar son onyillarda giderek gerek yayginlik gerekse derinlik anlaminda özellikle Avrupa cografyasinda önemli uygulama zeminleri bulabiliyor olsalar da uluslararasi sistemin bütününde (henüz) ancak birincinin çizdigi limitler arasinda bir anlam ve öneme sahip gözükmektedir.”
“XXI. yüzyilin basinda nasil bir dünyada yasiyoruz? Çalismanin üzerine kurulmus oldugu varsayim ve benimsemis oldugu perspektif, devlet(ler)in konuya iliskin konumuna verdigi önemi açik bir biçimde ortaya koymaktadir. Bu, mutlaka klasik bir XIX. yüzyil devletinden farkli ve giderek daha da farklilasacak olan bir devlettir. Ama bu, her seye ragmen, egemen/otonom konumu türdeslerince (genellikle) yaygin kabul gören ve diger uluslararasi aktör kategorilerinden (en yaygin anlayisa göre) mesru, organize ve yaygin bir siddet kullanabilme tekeline sahip olma özelligi ile ayrilan bir devlettir. Bütün diger gelismelere ragmen, devletin bu genis toplum kesimlerince mesru olarak görülen “siddet kullanabilme tekeline sahip olma” özelligi mevcut oldukça, içerisinde yasadigimiz dünya Thomas Hobbes'un Leviathan'indaki kadar anarsik olmasa da her halde Immanuel Kant'in Sürekli Baris Tasarisi'ndakine hiç benzememektedir. Bizimki, ikili bir ayrimda birincisine daha yakin olmakla beraber “kontrollü anarsi” olarak adlandirilabilecek bir zemindir. Buradaki “kontrol”ün baslica iki anlami vardir. Kisa yoldan ifade etmek gerekirse, bunlardan bi-rincisi güç dengesi, ikincisi ise uluslararasi hukuk ve evrensel nitelikli ahlaki ve moral degerlerdir. Günümüzde (en azindan ve ne yazik ki henüz) bunlardan birincisinin belirleyiciligi sözetmeye gerek olmayacak kadar açiktir. Ikinci kategoriden kontrol ögeleri, her ne kadar son onyillarda giderek gerek yayginlik gerekse derinlik anlaminda özellikle Avrupa cografyasinda önemli uygulama zeminleri bulabiliyor olsalar da uluslararasi sistemin bütününde (henüz) ancak birincinin çizdigi limitler arasinda bir anlam ve öneme sahip gözükmektedir.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.