9786055069650
441570
https://www.munzevikitabevi.com/zirvalar-ve-arkalarindaki-gercekler
Zırvalar ve Arkalarındaki Gerçekler
205.00
Kıyamet Yakın Değil... Dünyanın Sonu Gelmedi...
Kıyametin eşiğinde olduğumuz fikri tarihin kendisi kadar eskidir. Kalkınma ve gelişme yolunda atılan her adım, doğa ile uyum içinde olduğu iddia edilen ilkel bir yaşam tarzından vazgeçmememiz gerektiği iddiasıyla karşı karşıya geliyor. Sanayileşme, modern tarım yöntemleri, genetiği değiştirilmiş ürünler, bilimsel tıp, nükleer enerji ve içten yanmalı motor, uygarlığın sonunun işaretleri olarak kabul ediliyor. Günümüzde politikacılar ve etkili lobi örgütleri bu korku üzerine oynuyorlar. Bizi, ürettiğimiz karbondioksitin (CO2) neden olduğu kaçınılmaz küresel ısınma felaketi ile korkutuyorlar. Obezite salgınının çocuklarımızı yetişkinliğe ulaşamadan öldüreceğini iddia ediyorlar. Doyumsuz hayat tarzımızla dünyanın değerli kaynaklarını tüketmekte olduğumuzu savunuyorlar. Ve bunun gibi daha pek çok kötü senaryo...
Bu iddia ve korkuların lehinde ve aleyhindeki kanıtları daha dikkatli incelemenin zamanı geldi. Alınan önlemlerin bir kısmının haklı olduğu fakat çoğunun özgürlüğümüzü kısıtladığı görülüyor. Kanıtlar sorgulamamız ve düşünmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Bize verilen bilgilerin birçoğu gerçek kılığına sokulmuş hipotez veya inançlardan oluşuyor. “Bilim adamlarına” göre, özellikle “yeni araştırmalar gösteriyor ki” gibi ifadelerle başlayan veya desteklenen cümleleri daima şüphe ile karşılamalıyız.
Biz de kesinlikle suçsuz değiliz. Ne yazık ki pek çoğumuzun batıl inançları var; sorgulamaktan ve eleştirmekten korkuyoruz. Sağlığımızın ve güvenliğimizin tehlikede olduğu söylendiği anda mantıksız, eleştirmeyen ve düşünmeyen insanlara dönüşüyoruz. Ne yazık ki bu ciddi kusurumuz, insanların çoğunluğunu kandırmanın kolay bir şekilde mümkün olduğunu kanıtlıyor.
Zırvalar ve Arkalarındaki Gerçekler, insanları, gerçek diye körü körüne inanılan iddiaları sorgulamaya ve düşünmeye zorluyor. Özgür bir yaşam için şüphe duymanın, sorgulamanın önemine dikkat çekiyor. Bir an için soralım: Ürettiğimiz karbondioksit küresel ısınmaya yol açar mı? Böcek ilaçları okyanuslardaki hayatı yok edebilir mi? Yiyeceklerde kullanılan kimyasallar hepimizi zehirliyor mu? Cep telefonları ve enerji nakil hatları kanser hastalığına neden olur mu? Dünya'nın kaynakları tükeniyor mu?
Kıyametin eşiğinde olduğumuz fikri tarihin kendisi kadar eskidir. Kalkınma ve gelişme yolunda atılan her adım, doğa ile uyum içinde olduğu iddia edilen ilkel bir yaşam tarzından vazgeçmememiz gerektiği iddiasıyla karşı karşıya geliyor. Sanayileşme, modern tarım yöntemleri, genetiği değiştirilmiş ürünler, bilimsel tıp, nükleer enerji ve içten yanmalı motor, uygarlığın sonunun işaretleri olarak kabul ediliyor. Günümüzde politikacılar ve etkili lobi örgütleri bu korku üzerine oynuyorlar. Bizi, ürettiğimiz karbondioksitin (CO2) neden olduğu kaçınılmaz küresel ısınma felaketi ile korkutuyorlar. Obezite salgınının çocuklarımızı yetişkinliğe ulaşamadan öldüreceğini iddia ediyorlar. Doyumsuz hayat tarzımızla dünyanın değerli kaynaklarını tüketmekte olduğumuzu savunuyorlar. Ve bunun gibi daha pek çok kötü senaryo...
Bu iddia ve korkuların lehinde ve aleyhindeki kanıtları daha dikkatli incelemenin zamanı geldi. Alınan önlemlerin bir kısmının haklı olduğu fakat çoğunun özgürlüğümüzü kısıtladığı görülüyor. Kanıtlar sorgulamamız ve düşünmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Bize verilen bilgilerin birçoğu gerçek kılığına sokulmuş hipotez veya inançlardan oluşuyor. “Bilim adamlarına” göre, özellikle “yeni araştırmalar gösteriyor ki” gibi ifadelerle başlayan veya desteklenen cümleleri daima şüphe ile karşılamalıyız.
Biz de kesinlikle suçsuz değiliz. Ne yazık ki pek çoğumuzun batıl inançları var; sorgulamaktan ve eleştirmekten korkuyoruz. Sağlığımızın ve güvenliğimizin tehlikede olduğu söylendiği anda mantıksız, eleştirmeyen ve düşünmeyen insanlara dönüşüyoruz. Ne yazık ki bu ciddi kusurumuz, insanların çoğunluğunu kandırmanın kolay bir şekilde mümkün olduğunu kanıtlıyor.
Zırvalar ve Arkalarındaki Gerçekler, insanları, gerçek diye körü körüne inanılan iddiaları sorgulamaya ve düşünmeye zorluyor. Özgür bir yaşam için şüphe duymanın, sorgulamanın önemine dikkat çekiyor. Bir an için soralım: Ürettiğimiz karbondioksit küresel ısınmaya yol açar mı? Böcek ilaçları okyanuslardaki hayatı yok edebilir mi? Yiyeceklerde kullanılan kimyasallar hepimizi zehirliyor mu? Cep telefonları ve enerji nakil hatları kanser hastalığına neden olur mu? Dünya'nın kaynakları tükeniyor mu?
Kıyamet Yakın Değil... Dünyanın Sonu Gelmedi...
Kıyametin eşiğinde olduğumuz fikri tarihin kendisi kadar eskidir. Kalkınma ve gelişme yolunda atılan her adım, doğa ile uyum içinde olduğu iddia edilen ilkel bir yaşam tarzından vazgeçmememiz gerektiği iddiasıyla karşı karşıya geliyor. Sanayileşme, modern tarım yöntemleri, genetiği değiştirilmiş ürünler, bilimsel tıp, nükleer enerji ve içten yanmalı motor, uygarlığın sonunun işaretleri olarak kabul ediliyor. Günümüzde politikacılar ve etkili lobi örgütleri bu korku üzerine oynuyorlar. Bizi, ürettiğimiz karbondioksitin (CO2) neden olduğu kaçınılmaz küresel ısınma felaketi ile korkutuyorlar. Obezite salgınının çocuklarımızı yetişkinliğe ulaşamadan öldüreceğini iddia ediyorlar. Doyumsuz hayat tarzımızla dünyanın değerli kaynaklarını tüketmekte olduğumuzu savunuyorlar. Ve bunun gibi daha pek çok kötü senaryo...
Bu iddia ve korkuların lehinde ve aleyhindeki kanıtları daha dikkatli incelemenin zamanı geldi. Alınan önlemlerin bir kısmının haklı olduğu fakat çoğunun özgürlüğümüzü kısıtladığı görülüyor. Kanıtlar sorgulamamız ve düşünmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Bize verilen bilgilerin birçoğu gerçek kılığına sokulmuş hipotez veya inançlardan oluşuyor. “Bilim adamlarına” göre, özellikle “yeni araştırmalar gösteriyor ki” gibi ifadelerle başlayan veya desteklenen cümleleri daima şüphe ile karşılamalıyız.
Biz de kesinlikle suçsuz değiliz. Ne yazık ki pek çoğumuzun batıl inançları var; sorgulamaktan ve eleştirmekten korkuyoruz. Sağlığımızın ve güvenliğimizin tehlikede olduğu söylendiği anda mantıksız, eleştirmeyen ve düşünmeyen insanlara dönüşüyoruz. Ne yazık ki bu ciddi kusurumuz, insanların çoğunluğunu kandırmanın kolay bir şekilde mümkün olduğunu kanıtlıyor.
Zırvalar ve Arkalarındaki Gerçekler, insanları, gerçek diye körü körüne inanılan iddiaları sorgulamaya ve düşünmeye zorluyor. Özgür bir yaşam için şüphe duymanın, sorgulamanın önemine dikkat çekiyor. Bir an için soralım: Ürettiğimiz karbondioksit küresel ısınmaya yol açar mı? Böcek ilaçları okyanuslardaki hayatı yok edebilir mi? Yiyeceklerde kullanılan kimyasallar hepimizi zehirliyor mu? Cep telefonları ve enerji nakil hatları kanser hastalığına neden olur mu? Dünya'nın kaynakları tükeniyor mu?
Kıyametin eşiğinde olduğumuz fikri tarihin kendisi kadar eskidir. Kalkınma ve gelişme yolunda atılan her adım, doğa ile uyum içinde olduğu iddia edilen ilkel bir yaşam tarzından vazgeçmememiz gerektiği iddiasıyla karşı karşıya geliyor. Sanayileşme, modern tarım yöntemleri, genetiği değiştirilmiş ürünler, bilimsel tıp, nükleer enerji ve içten yanmalı motor, uygarlığın sonunun işaretleri olarak kabul ediliyor. Günümüzde politikacılar ve etkili lobi örgütleri bu korku üzerine oynuyorlar. Bizi, ürettiğimiz karbondioksitin (CO2) neden olduğu kaçınılmaz küresel ısınma felaketi ile korkutuyorlar. Obezite salgınının çocuklarımızı yetişkinliğe ulaşamadan öldüreceğini iddia ediyorlar. Doyumsuz hayat tarzımızla dünyanın değerli kaynaklarını tüketmekte olduğumuzu savunuyorlar. Ve bunun gibi daha pek çok kötü senaryo...
Bu iddia ve korkuların lehinde ve aleyhindeki kanıtları daha dikkatli incelemenin zamanı geldi. Alınan önlemlerin bir kısmının haklı olduğu fakat çoğunun özgürlüğümüzü kısıtladığı görülüyor. Kanıtlar sorgulamamız ve düşünmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Bize verilen bilgilerin birçoğu gerçek kılığına sokulmuş hipotez veya inançlardan oluşuyor. “Bilim adamlarına” göre, özellikle “yeni araştırmalar gösteriyor ki” gibi ifadelerle başlayan veya desteklenen cümleleri daima şüphe ile karşılamalıyız.
Biz de kesinlikle suçsuz değiliz. Ne yazık ki pek çoğumuzun batıl inançları var; sorgulamaktan ve eleştirmekten korkuyoruz. Sağlığımızın ve güvenliğimizin tehlikede olduğu söylendiği anda mantıksız, eleştirmeyen ve düşünmeyen insanlara dönüşüyoruz. Ne yazık ki bu ciddi kusurumuz, insanların çoğunluğunu kandırmanın kolay bir şekilde mümkün olduğunu kanıtlıyor.
Zırvalar ve Arkalarındaki Gerçekler, insanları, gerçek diye körü körüne inanılan iddiaları sorgulamaya ve düşünmeye zorluyor. Özgür bir yaşam için şüphe duymanın, sorgulamanın önemine dikkat çekiyor. Bir an için soralım: Ürettiğimiz karbondioksit küresel ısınmaya yol açar mı? Böcek ilaçları okyanuslardaki hayatı yok edebilir mi? Yiyeceklerde kullanılan kimyasallar hepimizi zehirliyor mu? Cep telefonları ve enerji nakil hatları kanser hastalığına neden olur mu? Dünya'nın kaynakları tükeniyor mu?
Axess Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 205,00 | 205,00 |
2 | 106,60 | 213,20 |
3 | 72,43 | 217,30 |
6 | 36,90 | 221,40 |
9 | 25,06 | 225,50 |
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 205,00 | 205,00 |
2 | 106,60 | 213,20 |
3 | 72,43 | 217,30 |
6 | 36,90 | 221,40 |
9 | 25,06 | 225,50 |
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 205,00 | 205,00 |
2 | 106,60 | 213,20 |
3 | 72,43 | 217,30 |
6 | 36,90 | 221,40 |
9 | 25,06 | 225,50 |
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 205,00 | 205,00 |
2 | 106,60 | 213,20 |
3 | 72,43 | 217,30 |
6 | 36,90 | 221,40 |
9 | 25,06 | 225,50 |
World Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 205,00 | 205,00 |
2 | 106,60 | 213,20 |
3 | 72,43 | 217,30 |
6 | 36,90 | 221,40 |
9 | 25,06 | 225,50 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.